Hamilelik


Gebelikte göbek deliği neden ağrır?

Gebelik döneminde birçok kadın göbek deliğinin ağrımasından şikayetlenir. Göbek deliği neden ağrır, göbek deliğinin ağrımasına yol açan sebepler nelerdir ve bu ağrıyı dindirmek için ne yapılması gerekir tüm soruların cevaplarını bulmak için doğru adrestesiniz. Gebelik döneminde birçok kadın göbek deliğinin ağrımasından şikayetlenir. Kadın doğum uzmanları bu konuya şöyle açıklık getiriyorlar:


Hamilelikte göbek deliği ağrısı


Bu ağrısının en önemli sebebi anne karnında büyüyen bebeğin, annenin karnını iyice germesidir. Bu germe sonucunda karınla birlikte göbek deliği de gerilmektedir. Bunun yanı sıra gebeliğin yirminci haftasında göbek deliği daha da hassaslaşır. Bu hassaslaşma da rahmin baskısı ve gerilmenin de büyük payı vardır. Çünkü gerilme esnasında karın kaslarında çok ciddi olmasa da bir ayrılma söz konusu olduğu için, göbek deliği de bu sorundan payını alarak, hassaslaşır. Bu durumlar gebelik döneminde göbek deliğinde ağrı yaşanmasına sebep olur. Rahmin büyümesi ve gebeliğin ilerlemesi neticesinde hassasiyet azalır.
Gebeliğin ilerleyen zamanlarında göbekte hissedilen şikayetler tekrar tekrar ortaya çıkar. Bu şikayetlerden bir tanesi de göbek deliğinin dışarı doğru bir çıkıntı oluşturmasıdır. Bu çıkıntı gebelik döneminde giyilen kıyafetlerden de belli olur. Hamilelik döneminde göbek deliği ağrısı ve göbek deliğindeki değişiklik gebeliğin sonunda ortadan kalkar.


Doğum sancısı ne zaman başlar?

Envaiçeşit sorunlarla geçirilen sağlıklı bir gebelik dönemi dokuz ay on gibi bir sürede son bularak, bu zaman zarfı içinde anne karnında yaşam süren bebek dünyaya gelmiş olur. İlk doğumunu yapacak olan anne adaylarının hemen hemen hepsinin en çok korktuğu şeyde, doğum sancısı çekmek ve ardından doğum yapmaktır. Anne adaylarının korkuyla bekledikleri bu dönemin yani doğum sancısı ne zaman başlar diye merak ediyorsanız, merakınızı giderecek bilgiler sizlerle;


Doğum sancısının başlaması


Gebelik döneminin tamamlanmasıyla beyindeki hipofiz bezi oksitosin hormonu salgılayarak doğum kasılmalarını başlatır. Bu kasılmayla birlikte rahim ağzı açılır. Tıp dünyasında bu kasılmasının ne zaman başlayacağına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak büyüyen bebek rahmin önüne doğru geldiği için rahim ağzına baskı yaparak sancılara sebep olur.
Sancılar gebeliğin son döneminde iyice artar. Düzensiz olarak ortaya çıkan sancılar rahim ağzını doğuma hazırlamaktadır. Bu tür sancılar kısa bir süre sonra kendiliğinden geçer. Bu sancılardan ziyada doğum sancısının başlaması durumunda ise kasılmalar artacak ve düzenli olarak ortaya çıkacaktır. Önce doğum sancısı 10 dakika aralıkla ortaya çıkacak sonrada sırasıyla bu süre 5 ve 3 dakikaya düşecektir.
Doğum sancısı nasıldır?
Kasılmaların düzene girmesinden ve belirli aralıklar ortaya çıkan sancılardan sonra doğum beklenir. Bu bekleme sırasında hissedilen doğum sancısı, bel kısmından kasıklara doğru inen bir ağrı şeklindedir. Anne adayları bu durumda bebeğinin bir yerde toplandığını ve karının taş gibi olduğunu söylerler. Rahim ağzını iyice açmaya yetecek olan sancılardan sonra doğum başlar.


Hamilelikte sakıncalı hareketler nelerdir?

Uzun, sancılı ve oldukça da sıkıntılı geçen gebelik döneminde anne adayları atmış oldukları her adımın sonucunu uzun uzun düşünmeli ve gebeliklerini kötü etkileyecek olan hareketlerden sakınmaları gerekir. Anne adaylarını bu konuda bilinçlendirmek için gebelikte sakıncalı olan hareketlerden bahsetmek istiyoruz. İşte hamilelik döneminde sakıncalı olan, uzak durulması gereken hareketler;


Karın bölgenize alacağınız darbe gebeliğinizi ciddi derecede sıkıntıya düşüreceği için, travmaya yol açacak olan sporlardan (buz hokeyi, boks, futbol, basketbol vb) uzak durmalısınız. Ayrıca anne adaylarına binicilik, su kayağı yapma, dağcılık ve ağırlık kaldırma gibi aktiviteler de yasaktır. En önemlilerinden bir tanesi de yüzerken su altına dalmaktır. Bu davranış basınçtan dolayı oldukça tehlikelidir.
Gebelik döneminde düzenli egzersiz yapmak hem gebelik döneminin kolay atlatılmasını sağlayacak hem de doğumun kolay geçmesini. Ancak egzersiz yaparken yüksek yerleri tercih etmemelisiniz. metre üzerindeki yükseklikte yapılan egzersiz hipoksiye dolayısıyla anne ve bebek için oldukça sakıncalıdır. Ayrıca deniz seviyesinde yaşam sürenlerin bu yüksekliğin altında egzersiz yapmaları önerilir.
Sıcak ve nemli ortamlarda da egzersiz yapmamalısınız. Vücut ısınızın son derece önemli olduğunu unutmayın. Sıcak ve nemli ortamlarda egzersiz yaparsanız vücut ısınız yükselecek ve hipertermi nöral tüp defektleri ve teratogenezle korelasyon gibi riskler ortaya çıkacaktır.


Çift rahimle hamile kalınır mı?

Çift rahimle gebe kalınır mı? Çift rahime sahip olan her kadının en çok merak ve endişe ettiği bu soruya kadın hastalıkları ve doğum uzmanları açıklayıcı ve iç ferahlatıcı bir yanıt verdiler. Çift rahimle hamile kalınır mı sorusuna uzmanların cevabı “evet” oldu.
Genital organ bozukluğu olarak kabul edilen çift rahim, tıp dalında uterus didelfis olarak tanımlanmakta ve her iki rahminde rahim ağızları bulunmaktadır. Ender olarak görülen bu bozukluğa rağmen iki vajina ayrı bir serviks, rahim ve yumurtalık kanalına bağlıdır. Bu sorunu yaşayan kadınlarda hiçbir anormallik yoktur. Bu nedenle döllenmenin gerçekleşmesi içinde bir sorun yok demektir. Döllenme rahmin birinde sorunsuz olarak gerçekleşir.
Çift rahimde sık karşılaşılan sorun ise rahmin dar olmasından kaynaklı bebeğin büyümesi ile rahme sığmamaya başlamasıdır. Bu sebeple erken doğum ve düşükler sıkça olur. Bu tür durumlardan korunmak için hekiminizle sürekli bağlantı halinde olmalısınız.


Doğurganlığı arttıran besinler nelerdir?

Gebe kalamama günümüzde artan bir sorun olmakta ve bu soruna çevre koşulları, genetik faktörler, mütenevvi hastalıklar, başka hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçlar, beslenme tarzı gibi envaiçeşit sebepler etken olmaktadır. Her sağlık probleminde olduğu gibi beslenmedeki çeşitlilik gebe kalamama sorunu için bir çeşit tedavi olarak görülmekte ve hem kadındaki hem de erkekteki doğurganlığını arttırmaktadır. Beslenme uzmanları gebe kalma şansını yükseltmek için beslenme programında çeşitliliğe yer verilmesini önererek hangi besinlerin doğurganlığı arttırdığını da açıklıyorlar.

Bebek sahibi olmayı planlayan çiftlerin beslenmelerinde öncelik vermesi gerekenleri aşağıda sıralıyoruz. Beslenme programınıza eklemeniz ve çıkartmanız gerekenler nelermiş hep birlikte göz atalım.
Kadınların doğurganlığı arttıran besinler ve beslenmelerinde dikkat etmesi gerekenler şöyledir;
  • Yemeklerinizi hazırlarken tercihiniz her zaman sıvıyağlardan yana olsun. Tereyağ ve margarin en çok uzak durulması gereken yağlardandır.
  • Kızartma türü yiyecekleri hayatınızdan çıkarttın.
  • Kafi miktarda ceviz, fındık ve badem tüketin.
  • İhtiyacınız olan proteini balıktan almanız önerilir. Eğer balık tüketemiyorsanız balık yağından destek alın.
  • Düzenli kan tahlili yaptırın. Hormon ve vitamin-mineral seviyelerinizi ölçtürerek beslenmenizi buna göre şekillendin.
  • Demir ihtiva eden gıdaları bol bol tüketin. Özellikle kırmızı et, kurubaklagiller, yağsız kırmızı et, yumurta, tavuk, yeşil yapraklı sebzelerden bolca tüketin.
  • Katkı maddesi bulunan ve işlenmiş et ürünlerini tüketmeyin.
  • Kafein içeren içeceklerden de uzak durmalı ya da iki fincandan fazla tüketmemelisiniz.
  • Alkolden uzak durun.
  • Asitli içecekler tüketmeyin.
  • yeşil yapraklı sebzeler, badem, fındık, ceviz, yumurta, süt ve süt ürünleri, portakal gibi folik asit ihtiva eden gıdaları tüketin.

Erkeklerin doğurganlığı arttıran besinler ve beslenmelerinde dikkat etmesi gerekenler şöyledir;
  • Deniz mahsulleri, kırmızı et, tavuk, fındık gibi çinko ihtiva eden besinlere ağırlık verin.
  • Hormon dengeleyici olan yumurta, B6 ve B5 vitaminleri ihtiva eden gıdalara ağırlık verilmelidir. Bu besinler stresten uzak tutacak, hormon seviyesini dengeleyecek ve libidoyu arttıracaktır.
  • Kanda toksik miktarını arttıran ve cinsel hayatı etkileyen sigaradan uzak durmalısınız.
  • Stresten uzak durun.
  • Serotenin hormonu salgılayan Avakado B6 vitamini bakımından zengin beslenin.
  • Testesteron salınımını arttıran E vitamini bakımından da zengin beslenin.

Adet döneminde hamile kalınır mı?

Adetliyken ilişkiye girildiğinde hamile kalınır mı sorusu bazı çiftlerin cevabını en çok merak ettiği sorulardan bir tanesidir. Adet döneminde ilişkiye girilip girilmeyeceği koşullara, kişilere ve kişilerin inançlarına göre değişiklik göstermekte ve uzmanlar adetliyken gebe kalınır mı sorusunu tıbbi açıdan şöyle cevapladılar:

“Adet sırasında yani kadının menturasyonu sırasında prezervatif (kondom) ile ilişkiye girmenin ne kadın için nede erkek için tıbbi olarak bir sakınca yoktur. Kadının regl döneminde ilişkiye girildiğinde ne kadın nede erkek bedensel bir zarar görmez. Şayet prezervatifsiz cinsel ilişki kurulursa kadın veya erkeğin mikrop kapma şansı olabilir. Çok nadir de olsa adet kanaması sırasında hamile kalma olasılığı da mevcuttur, bunu da göz ardı etmemek gerekir.”
Uzmanlara göre tıbbi açıdan adet döneminde prezervatif kullanarak ilişkiye girmenin hiç bir sakıncası yoktur. Böyle bir durumda iançlarınıza ve ahlaki düşüncelerinize göre ilişkiye girip girmemek size kalmış bir seçimdir. Ancak uzmanlarımızın da dediği gibi bu dönemde korunmasız ilişkiye girmenin azda olsa gebe kalma riski bulunmaktadır.


Sezaryenin zararları nelerdir?

Çağımızda doğum için sezaryeni tercih edenlerin sayısı oldukça fazla olduğundan dolayı sezaryenin zararlarını sizlere aksettirmek ve sezaryen doğumu tercih ettiğinizde ne tür komplikasyonlarla karşılaşacağınızı bilgilendirmek için ufak bir araştırma yaptık. Amerikalı bilim adamları tarafından yapılan ve New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre sezaryen doğumda, bebekte ciddi komplikasyonlar oluşabilir.

Gebe kadınların yarısında fazlası doğum yapmak için sezaryeni kendi isteklerine göre tercih ediyorlar. Ancak uzmanlar keyfi olarak tercih edilen sezaryenin, normal doğuma göre iki kat fazla riski bulunuyor.

Sezeryan doğumun zararları


  • Sezeryan doğumda anne karnı açıldığı için karın içi iltihaplanması riski bulunur.
  • Kan kaybı normal doğuma göre daha fazladır.
  • İdrar kesesinin yukarı kayma ve idrar yolu zedelenmesi riski vardır.
  • Dikiş bölgesinde uzun müddet devam eden sancılar olur.
  • Bebeklerin bağışıklık sisteminde sorunlar görülebilir.
  • Yapılan araştırmaya göre sezaryenla dünyaya gelmiş olan çocukların kanser, şeker ve astıma yakalanma oranları normal doğumla dünyaya gelenlere nispeten daha yüksektir.

Uzmanlar normal doğumun sağlık açısından risk barındırdığı, hekimlerin sezaryen doğumu önerdiği durumlarda endişe edilmemesine, bunun hem anne sağlığı hem de bebek sağlığı için doğru bir tercih olduğununda altını çizdiler.


Çin takvimi 2013

Son yıllarda oldukça popülerleşen Çin takvimi, uzun bir zamandır kullanılmakta ve anne-babalara bebeklerinin cinsiyetini önceden hesaplama fırsatı sunmaktadır. 2013 yılında bebeğini kucağına almayı umut eden çiftler için önümüzdeki yıla göre hazırlanmış olan Çin takvimine sayfamızda siz değerli okuyucularımız için yer veriyoruz.

Çin tavkimi ile cinsiyet hesaplamak için hamile kaldığınız ayı bilmeniz gerekiyor. Gebe kaldığınız ay ve yaşınız ile 2013 Çin tavkimine göz atarak bebeğinizin cinsiyetini doğru bir şekilde tahmin edebilirsiniz. Çinli astroloji bilginlerince hazırlanan Çin Takvimi, tam 700 yıldır kullanılmakta ve %89 doğrulup payı olduğu söylenmektedir.

2013 Çin takvimi ile cinsiyet hesaplama





Düşük yapma nedenleri nelerdir?

Düşüğün oluştuğu aya, annenin hareketlerine ve sağlığına, daha önceden geçirilmiş operasyonlara, yaşanan vajinal hastalıklar gibi düşük yapma nedenleri oldukça çeşitlidir. Düşük bazen ağrılı bir şekilde bazen de adet kanaması ile birlikte hiç fark edilmeden ve hissedilmeden olabilir. Peki düşüğe sebep olan sorunlar nelerdir?

Düşüklerin sebepleri, düşüğün oluştuğu aylara göre değişebilir. Bazen döllenme olur, fakat döllenme ürünü rahim içine yerleşmez ve sessizce, adet kanaması ile birlikte düşer. Bu durum sadece gebelik testleriyle anlaşılabilir.
Daha çok 35 yaş üstü kadınlarda sıkça görülen bir sorunduk düşükler. 35 yaşından sonra gebe kalan kadınların bebeklerini düşürme riski genç kadınlara oranla daha fazladır. Ancak bazı sebeplerden dolayı erken yaşlarda da düşüklerle karşılaşılabiliyor. Peki nedir o sorunlar?
Düşük nedenlerini sıralayacak olursak;
  • Hormonal sebepler (progesteron hormonunun yetersiz salgılanması,tiroid bezinin yavaş veya hızlı çalışması)
  • Rahim ile ilgili sorunlar (rahim ağzı yetersizliği, miyom alınması, kürtaj, polip ve miyomlar)
  • Otoimmun hastalıklar ( insan vucudunun kendi hücrelerine karşı düşmanca davranması)
  • Diyabet (şeker hastalığı)
  • Tiroid bezi hastalıkları
  • Adet düzensizliği
  • Enfeksiyonlar (virüs ve bakterilerin neden olduğu vajinal enfeksiyonlar)
  • Kromozomal bozukluklar
  • Sigara ve alkol bağımlılığı
  • Sebebi açıklanamayan nedenler

Çoğul gebelik nasıl oluşur?

Döllenme, tek bir spermin yumurtaya gitmesi ve orada gelişmesi ile gerçekleşen bir olaydır. Sperm yumurtaya girdiği anda yumurtanın etrafı hemen kalın bir zar ile çevrilir ve başka spermlerin yumurtaya girmesi engellenmiş olur. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki bir yumurta yerine iki yumurta olgunlaşıp serbest kalıyor ve bu durumda da iki farklı sperm iki farklı yumurtaya girmiş oluyor.

İki farklı spermin iki farklı yumurtaya girip döllenmesi ayrı yumurta ikizlerinin olmasına sebep oluyor. Genetik yapıları birbirlerinden farklı olan ayrı yumurta ikizlerinin cinsiyetleri ise bazen aynı, bazen farklı olabiliyor. Ayrı yumurta ikizlerinin birbirlerine tıpatıp benzemeleri söz konusu değildir. Bu ikizler farklı zamanlarda doğan kardeşler gibidir.
Ayrı yumurta ikizleri iki ayrı yumurtada döllendiklerinden dolayı birbirlerine benzemezler ancak, tek yumurta ikiye ayrılıp iki ayrı spermi içine alırsa o zamanda tek yumurta ikizleri oluşur. Tek yumurtanın ikiye ayrılması durumunda oluşan ikizler ise birbirlerine tıpatıp benzerler. Çünkü tek yumurta ikizlerinin genetik yapısı birbirleri ile aynıdır. Bu ikizlerin cinsiyetleri ve kan grupları da aynı olur.
Bu tür döllenmelere çoğul gebelik denir. Çoğul gebelik aynı yumurtanın ikiye bölünmesi ile olmuş ise tek yumurta ikizleri, iki ayrı yumurta da olmuşsa da ayrı yumurta ikizleri doğar









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder