Obezite için yeni ölçek
Amerikalı bilim adamları, bir insanın şişmanlık derecesini o kişi tartıya
bile çıkmadan belirleyen yeni bir ölçek geliştirdiler.
Bilim adamları, Vücut Yağlılık Endeksi (VYE) adını verdikleri yeni ölçeğin, boy ile kalça ölçümlerine dayandığını ve ağırlıkla boy ölçümünden elde edilen Vücut Kütle Endeksi’ne (VKE) daha esnek bir alternatif oluşturduğunu belirttiler.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Richard Bergman ve ekibi, “Obesity” dergisinde yayınlanan araştırmalarında, VKE’nin 200 senedir doktorlar ve araştırmacılarca vücut yağlılığını ölçmede kullanıldığını ancak bu yöntemin kusursuz olmadığını yazdı.
Bu yöntemde, aynı VKE’de olan kadın ve erkeklerin farklı seviyelerde yağa sahip olabildikleri, ayrıca VKE ölçeklerinin farklı etnik gruplar için genelleştirilemeyeceği belirtildi.
Yeni ölçeğin ise Meksika kökenli Amerikalılar baz alınarak geliştirildiği, daha sonra Afrika kökenli Amerikalılar üzerinde denendiğinde de testlerin aynı sonucu verdiği kaydedildi.
Araştırmacılar, boy ile kalça çevresinin karmaşık bir orana dayanan yeni yöntemin, beyazlar ve diğer etnik gruplar üzerinde de denenmesinin yararlı olacağını belirttiler.
Araştırma ekibi, iyice doğrulanmasından sonra bu ölçeğin yağlılığın saptanmasında kullanışlı bir yöntem olacağını öne sürdü.
Bilim adamları, Vücut Yağlılık Endeksi (VYE) adını verdikleri yeni ölçeğin, boy ile kalça ölçümlerine dayandığını ve ağırlıkla boy ölçümünden elde edilen Vücut Kütle Endeksi’ne (VKE) daha esnek bir alternatif oluşturduğunu belirttiler.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Richard Bergman ve ekibi, “Obesity” dergisinde yayınlanan araştırmalarında, VKE’nin 200 senedir doktorlar ve araştırmacılarca vücut yağlılığını ölçmede kullanıldığını ancak bu yöntemin kusursuz olmadığını yazdı.
Bu yöntemde, aynı VKE’de olan kadın ve erkeklerin farklı seviyelerde yağa sahip olabildikleri, ayrıca VKE ölçeklerinin farklı etnik gruplar için genelleştirilemeyeceği belirtildi.
Yeni ölçeğin ise Meksika kökenli Amerikalılar baz alınarak geliştirildiği, daha sonra Afrika kökenli Amerikalılar üzerinde denendiğinde de testlerin aynı sonucu verdiği kaydedildi.
Araştırmacılar, boy ile kalça çevresinin karmaşık bir orana dayanan yeni yöntemin, beyazlar ve diğer etnik gruplar üzerinde de denenmesinin yararlı olacağını belirttiler.
Araştırma ekibi, iyice doğrulanmasından sonra bu ölçeğin yağlılığın saptanmasında kullanışlı bir yöntem olacağını öne sürdü.
Mide kelepçesiyle kilo vermek
Obeziteyle ilgili yaklaşık 20 farklı ameliyat yöntemi bulunduğunu ifade eden
uzmanlar, kesin sonuçlar alınması nedeniyle bu yöntemlerden birkaç tanesinin çok
sık şekilde uygulandığını belirtiyor.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güner Öğünç, mide bandı (kelepçesi) operasyonlarıyla, aşırı şişman 100 hastanın 4 ton 378 kilo vermesini sağladı.
Prof. Dr. Güner Öğünç, aşırı şişmanlığın yüksek tansiyon, şeker hastalığı, gibi daha birçok hastalığa neden olduğunu kaydetti. Öğünç, aşırı şişmanların yüzde 70′inin de sinir ve stresten yakındığını söyledi.
Yöntemlerden mide bandının (kelepçe) ise kendilerinin en sık uyguladıkları yöntem olduğunu anlatan Öğünç, çok uzakta ve kendilerine sık gelemeyecek kişiye mide bandını tercih etmediklerini, çünkü bu kişilerin sürekli kontrole gelmeleri gerektiğini ifade etti.
Ameliyatın başarısı için kalorili içeceklerden vazgeçilmeli
Öğünç, konuşmasını şöyle devam ettirdi:
“Mide bandı ameliyatlarında kişinin uyumu çok önemlidir. Eğer ameliyat olan kişi, ameliyattan sonra yüksek kalorili içecekler almaya devam ederse ameliyatın başarılı olma şansı düşüyor. Çünkü mide bandı katı yiyeceklerin geçişini engeller, fazla miktarda gıda alınması engeller. Ama kişi kolalı içecekler, komposto, dondurma, alkollü içeceklerden vazgeçemiyorsa, bu ameliyat için uygun kişi değil demektir. Dolayısıyla uyum çok önemli ve hasta bizim önerilerimizi uygularsa başarı son derece yüksektir. Mide bandı, riski çok düşük olan bir zayıflatma ameliyatıdır.”
Mide bandının Avrupa’da çeyrek asırdır uygulandığını anlatan Öğünç, yöntemin dünyada en sık Avustralya ve Avrupa’da uygulandığını söyledi. Antalya’da söz konusu ameliyatlara 9 yıl önce başladıklarını kaydeden Öğünç, “1998′de yaptığımız ameliyat sayısı üçtü. Son bir yılda ise 50 ameliyat yaptık. Ciddi artışın nedeni aşırı şişman kişilerin bu konuda bilinçlenmesi ve daha da önemlisi başarımızın yüksek olmasıdır” dedi.
Eskisi gibi yiyip içmek için bandını çıkarttırdı
Şu ana kadar 106 kişiye mide kelepçesi taktıklarını ifade eden Öğünç, takipteki hasta sayımız 98 olduğunu, 5 hastanın da bandını çıkartmak zorunda kaldıklarını belirtti. Şu ana kadar ameliyat ettikleri 100 hastanın verdiği kilonun 80 ile 7 kilo arasında değiştiğini anlatan Öğünç, hastaların toplam 4 ton 378 kilo verdiğini açıkladı.
Öğünç, şöyle devam etti:
“Bir hastamızda, bant alerjisi oluştuğu için bandı çıkarıldı. Diğer bir hastamızda bant mideyi keserek mide içerisine girdiği için çıkarıldı. İstanbul’dan gelen işadamı bir hastamız da ideal kiloya ulaştığı halde, eskisi gibi yiyip içebilmek arzusunda olduğu için kendi isteğiyle mide bandını çıkarttırdı. Hastamız, ‘Ben eskisi gibi rakı sofrasında oturup arkadaşlarımla yeyip içmek istiyorum’ dedi, biz de çıkardık. 18-19 yaşlarındaki iki hastamız da, ailelerinin baskısıyla daha fazla zayıflayacakları endişesiyle, istekleri üzerine bantları çıkarıldı.”
Başarı oranı dünyada yüzde 65-80, Türkiye’de yüzde 90
Öğünç, mide kelepçesinde Türkiye’deki başarının yüzde 90 civarında, dünyada ise yazılı raporlara göre başarının yüzde 65-80 arasında olduğunu bildirdi. Başarı oranının yüksek olmasında, ameliyat edilecek hastaların, önerilerine uyum sağlayabilecek kişileri seçmesinden kaynaklandığını dile getiren Öğünç, son 2 yılda ameliyatını yaptıkları hastaların tamamına yakınının üniversite mezunu ve üniversite öğrencileri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin her tarafından kendilerine hasta geldiğini belirten Öğünç, Antalya’nın bu ameliyatlarda merkez konumuna geldiğini kaydetti. Öğünç, şu ana kadar yurt dışından 17 hasta geldiğini, bunlardan 3′ünün yabancı uyruklu olduğunu sözlerine ekledi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güner Öğünç, mide bandı (kelepçesi) operasyonlarıyla, aşırı şişman 100 hastanın 4 ton 378 kilo vermesini sağladı.
Prof. Dr. Güner Öğünç, aşırı şişmanlığın yüksek tansiyon, şeker hastalığı, gibi daha birçok hastalığa neden olduğunu kaydetti. Öğünç, aşırı şişmanların yüzde 70′inin de sinir ve stresten yakındığını söyledi.
Yöntemlerden mide bandının (kelepçe) ise kendilerinin en sık uyguladıkları yöntem olduğunu anlatan Öğünç, çok uzakta ve kendilerine sık gelemeyecek kişiye mide bandını tercih etmediklerini, çünkü bu kişilerin sürekli kontrole gelmeleri gerektiğini ifade etti.
Ameliyatın başarısı için kalorili içeceklerden vazgeçilmeli
Öğünç, konuşmasını şöyle devam ettirdi:
“Mide bandı ameliyatlarında kişinin uyumu çok önemlidir. Eğer ameliyat olan kişi, ameliyattan sonra yüksek kalorili içecekler almaya devam ederse ameliyatın başarılı olma şansı düşüyor. Çünkü mide bandı katı yiyeceklerin geçişini engeller, fazla miktarda gıda alınması engeller. Ama kişi kolalı içecekler, komposto, dondurma, alkollü içeceklerden vazgeçemiyorsa, bu ameliyat için uygun kişi değil demektir. Dolayısıyla uyum çok önemli ve hasta bizim önerilerimizi uygularsa başarı son derece yüksektir. Mide bandı, riski çok düşük olan bir zayıflatma ameliyatıdır.”
Mide bandının Avrupa’da çeyrek asırdır uygulandığını anlatan Öğünç, yöntemin dünyada en sık Avustralya ve Avrupa’da uygulandığını söyledi. Antalya’da söz konusu ameliyatlara 9 yıl önce başladıklarını kaydeden Öğünç, “1998′de yaptığımız ameliyat sayısı üçtü. Son bir yılda ise 50 ameliyat yaptık. Ciddi artışın nedeni aşırı şişman kişilerin bu konuda bilinçlenmesi ve daha da önemlisi başarımızın yüksek olmasıdır” dedi.
Eskisi gibi yiyip içmek için bandını çıkarttırdı
Şu ana kadar 106 kişiye mide kelepçesi taktıklarını ifade eden Öğünç, takipteki hasta sayımız 98 olduğunu, 5 hastanın da bandını çıkartmak zorunda kaldıklarını belirtti. Şu ana kadar ameliyat ettikleri 100 hastanın verdiği kilonun 80 ile 7 kilo arasında değiştiğini anlatan Öğünç, hastaların toplam 4 ton 378 kilo verdiğini açıkladı.
Öğünç, şöyle devam etti:
“Bir hastamızda, bant alerjisi oluştuğu için bandı çıkarıldı. Diğer bir hastamızda bant mideyi keserek mide içerisine girdiği için çıkarıldı. İstanbul’dan gelen işadamı bir hastamız da ideal kiloya ulaştığı halde, eskisi gibi yiyip içebilmek arzusunda olduğu için kendi isteğiyle mide bandını çıkarttırdı. Hastamız, ‘Ben eskisi gibi rakı sofrasında oturup arkadaşlarımla yeyip içmek istiyorum’ dedi, biz de çıkardık. 18-19 yaşlarındaki iki hastamız da, ailelerinin baskısıyla daha fazla zayıflayacakları endişesiyle, istekleri üzerine bantları çıkarıldı.”
Başarı oranı dünyada yüzde 65-80, Türkiye’de yüzde 90
Öğünç, mide kelepçesinde Türkiye’deki başarının yüzde 90 civarında, dünyada ise yazılı raporlara göre başarının yüzde 65-80 arasında olduğunu bildirdi. Başarı oranının yüksek olmasında, ameliyat edilecek hastaların, önerilerine uyum sağlayabilecek kişileri seçmesinden kaynaklandığını dile getiren Öğünç, son 2 yılda ameliyatını yaptıkları hastaların tamamına yakınının üniversite mezunu ve üniversite öğrencileri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin her tarafından kendilerine hasta geldiğini belirten Öğünç, Antalya’nın bu ameliyatlarda merkez konumuna geldiğini kaydetti. Öğünç, şu ana kadar yurt dışından 17 hasta geldiğini, bunlardan 3′ünün yabancı uyruklu olduğunu sözlerine ekledi.
Obeziteye karşı önlem alınmalı
ABD’de şekerli içeceklerden alınan vergiye dikkat çeken uzmanlar, şişmanlık
sorunun giderek arttığı bizim gibi ülkelerin de tartışmayı yakından izlemesi ve
gerekli girişimleri başlatması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Kocaeli Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, obezitenin küresel bir sorun olduğu günümüzde ABD’de şekerli içeceklerden alınan vergiye dikkat çekiyor.
Hatun, dünya genelinde her geçen gün obezite oranının arttığını ve bundan en çok çocukların etkilendiğini söyledi.
ABD’de son 20 yılda şişmanlık sıklığının yüzde 100 arttığını, şişmanlığın yoksul ülkelere “ihraç” edildiğini ve dünya nüfusunun büyük bölümünün “obezite pandemisi” riski taşıdığını öne süren Hatun, fazla kalori ve yağ içeren besinlerin, daha ucuz olduğunu ve bunun şişmanlığı yoksul hastalığı haline getirdiğini belirtti. Hatun, dünyada 1 milyardan fazla kişinin şişman veya fazla kilolu olduğunu, son 30 yılda fazla kilolu çocuk sayısının 3 kat arttığını ifade etti. Hatun, “Dünyada 5 yaş altındaki 20 milyon çocuğun fazla kilolu veya şişman olduğu tahmin edilmektedir” diye konuştu.
Kızarmış patates, kola çeşitleri, dondurma, patlamış mısır, hamburger gibi beslenme alışkanlığının çocuk menülerini “istila ettiğini” dile getiren Hatun, çocukların günlük yaşamda çok az yürümesinin de obezitenin gelişmesinde önemli bir etken olduğunu söyledi. Hatun, “abur cubur” gıdaların içindeki şeker, tuz, yağ üçlüsünün “opioid” olarak bilinen “haz” sinyali ileticilerini hızla uyardığını belirterek, şöyle devam etti:
“Besin endüstrisi de stratejisini bu bilgi üzerine kurmakta ve bağımlılık manipülasyonu için en önemli hedef grup olarak çocuklar seçilmektedir. Şu anda ABD’de 33 eyalette şekerli içeceklere ortalama yüzde 5,2 oranında vergi uyguluyor, ama bu oran şekerli içecek tüketimini caydırıcı olmaktan uzak görünüyor.
Bilim adamları, her 30 mililitre şeker eklenmiş içecek için 1 cent ek vergi konmasını öneriyorlar ve bu şekilde ABD ilk yılda 20 milyar dolar para birikeceğini ve bunun da çocuk beslenmesi, obezitenin önlenmesi ve sağlık güvencesi olmayanlara destek için kullanılabileceği üzerinde duruyorlar. ABD Başkanı Obama da şekerli içecek fiyatlarında yüzde 15-20 oranında artışa neden olacak bu öneriyi ‘düşünmeye değer’ bulduğunu açıkladı.
Öneriye ilk tepki ‘The Coca-Cola Company’ CEO’su Muhtar Kent’den geldi. Kent, Wall Street Journal gazetesinin 7 Ekim tarihli sayısına yazdığı ve Amerika’daki şişmanlığın nedeninin kola olmadığını öne sürdü. İngiltere Obezite Forumu sözcüsü Tam Fary ise Amerikalı bilim adamlarının görüşlerine katıldığını, İngiltere için de benzer plan hazırladıklarını bildirdi.
Prof. Dr. Şükrü Hatun, kolalı içeceklere artı vergi uygulamasını Romanya’nın da gündemine aldığını bildirdi.
Kocaeli Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, obezitenin küresel bir sorun olduğu günümüzde ABD’de şekerli içeceklerden alınan vergiye dikkat çekiyor.
Hatun, dünya genelinde her geçen gün obezite oranının arttığını ve bundan en çok çocukların etkilendiğini söyledi.
ABD’de son 20 yılda şişmanlık sıklığının yüzde 100 arttığını, şişmanlığın yoksul ülkelere “ihraç” edildiğini ve dünya nüfusunun büyük bölümünün “obezite pandemisi” riski taşıdığını öne süren Hatun, fazla kalori ve yağ içeren besinlerin, daha ucuz olduğunu ve bunun şişmanlığı yoksul hastalığı haline getirdiğini belirtti. Hatun, dünyada 1 milyardan fazla kişinin şişman veya fazla kilolu olduğunu, son 30 yılda fazla kilolu çocuk sayısının 3 kat arttığını ifade etti. Hatun, “Dünyada 5 yaş altındaki 20 milyon çocuğun fazla kilolu veya şişman olduğu tahmin edilmektedir” diye konuştu.
Kızarmış patates, kola çeşitleri, dondurma, patlamış mısır, hamburger gibi beslenme alışkanlığının çocuk menülerini “istila ettiğini” dile getiren Hatun, çocukların günlük yaşamda çok az yürümesinin de obezitenin gelişmesinde önemli bir etken olduğunu söyledi. Hatun, “abur cubur” gıdaların içindeki şeker, tuz, yağ üçlüsünün “opioid” olarak bilinen “haz” sinyali ileticilerini hızla uyardığını belirterek, şöyle devam etti:
“Besin endüstrisi de stratejisini bu bilgi üzerine kurmakta ve bağımlılık manipülasyonu için en önemli hedef grup olarak çocuklar seçilmektedir. Şu anda ABD’de 33 eyalette şekerli içeceklere ortalama yüzde 5,2 oranında vergi uyguluyor, ama bu oran şekerli içecek tüketimini caydırıcı olmaktan uzak görünüyor.
Bilim adamları, her 30 mililitre şeker eklenmiş içecek için 1 cent ek vergi konmasını öneriyorlar ve bu şekilde ABD ilk yılda 20 milyar dolar para birikeceğini ve bunun da çocuk beslenmesi, obezitenin önlenmesi ve sağlık güvencesi olmayanlara destek için kullanılabileceği üzerinde duruyorlar. ABD Başkanı Obama da şekerli içecek fiyatlarında yüzde 15-20 oranında artışa neden olacak bu öneriyi ‘düşünmeye değer’ bulduğunu açıkladı.
Öneriye ilk tepki ‘The Coca-Cola Company’ CEO’su Muhtar Kent’den geldi. Kent, Wall Street Journal gazetesinin 7 Ekim tarihli sayısına yazdığı ve Amerika’daki şişmanlığın nedeninin kola olmadığını öne sürdü. İngiltere Obezite Forumu sözcüsü Tam Fary ise Amerikalı bilim adamlarının görüşlerine katıldığını, İngiltere için de benzer plan hazırladıklarını bildirdi.
Prof. Dr. Şükrü Hatun, kolalı içeceklere artı vergi uygulamasını Romanya’nın da gündemine aldığını bildirdi.
Şişman mı yoksa obez mi demeli?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, şişmanlık konusunda başlatacakları kampanya
kapsamında bütün vatandaşların aile hekimliğine giderek, vücut kitle
indekslerini öğrenmelerini sağlayacaklarını belirterek, “Hareketli olma adına
yürüme kampanyası, beslenme konusunda daha dikkatli olunması amacıyla kampanya
başlatacağız. Bu uygulamayı bizzat aile hekimleri takip edecek” dedi.
Akdağ, “Uluslararası Sağlığın Geliştirilmesi ve İletişim Sempozyumu” öncesinde, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, bugün bir gazetede yayımlanan aile hekimleri tarafından herkese şişmanlık numarası verilmesi uygulamasının detaylarına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Akdağ, “Şişmanlık konusunda konuşurken, biraz dikkatli olmam lazım biliyorsunuz. Bir toplantıda değerli bir bilim adamımız aynı zamanda milletvekilimizle konuşurken, bir kelime sarf ettim, bu çok tartışıldı. Tabii ki insanımızı incitmeden, vatandaşa olumlu mesajlar vererek bu işi götürmemiz gerekiyor” dedi.
Türkiye’de yapılan araştırmaların, toplum olarak şişmanlığın ve kilo fazlalığının üst düzeyde olduğunu gösterdiğini belirten Akdağ, bunun farkında olması gereken birinci kişinin, bireyin kendisi olduğunu ifade etti.
Birey bunun farkında olmazsa, Sağlık Bakanlığının ya da bu işle ilgilenen diğer kişilerin, ne yapsa yeterli olmayacağını dile getiren Akdağ, şöyle dedi:
“Bireyin önce kendisinin kilolu, şişman, hareketsiz olduğunun farkında olması ve tedbir alması gerekiyor. Peki şişman ya da kilolu olduğumuz nasıl belirleniyor? Vücut kitle indeksi diye bir tarif var. Bunu söylerken kimseye aşina bir şey gibi gelmiyor. Dolayısıyla bunun yerine hangi ifadeyi kullanabiliriz, bunun çalışmasını yapıyoruz. Halkımıza hangi ifadeyi kullanırsak onlar bunu kolay anlar, iletişimciler Sağlık Bakanlığı adına bunu tespit edecekler. Daha sonra da bütün vatandaşlarımızın aile hekimliğine giderek, vücut kitle indekslerini öğrenmelerini sağlayacağız. Hareketli olma adına yürüme kampanyası, beslenme konusunda daha dikkatli olunması amacıyla kampanya başlatacağız. Bu uygulamayı bizzat aile hekimleri takip edecek. Aile hekimleri dosyalarına bunu kaydedecekler.”
Kendisinin şişmanlıktaki kiloyla ilgili değerinin 29 olduğunu bildiren Akdağ, “Bu rakam 30 olursa, ben obez oluyorum. 25′in altında olursa da normalim. 25-30 arasında kiloluyum. O halde ben şu anda obez olmaya aday bir kişiyim. Bunun tedbirini aldım, 3 kilo verdim, daha fazla kilo vermem lazım, daha az yemem lazım” dedi.
Bu uygulamayı aile hekimlerinin takip edeceğini ve onların aracılığıyla vatandaşlara adım ölçer dağıtacaklarını, bu önemli sağlık sorununun üstesinden, toplumla birlikte gelmeye çalışacaklarını kaydetti.
Toplumun üçte birinin normal kiloda, üçte birinin kilolu, üçte birinin de obez olduğunu ifade eden Akdağ, “Bu şişman ve obez kelimeleri yerine, hangi kelimeyi kullanacağız, ikisini birden mi kullanacağız, birini mi kullanacağız, başka bir ifade kullanırsak halkın algısı daha mı yüksek olur… Bu konu üzerinde de iletişimciler çalışıyor” diye konuştu.
Önce bir medya kampanyasıyla bu farkındalığı oluşturacaklarını, bu kampanyayı ciddi bir ülke programı halinde yürüteceklerini anlatan Akdağ, okul kantinleriyle ilgili bazı çalışmalar yaptıklarını, ancak daha ileri çalışmalar için önce bu farkındalığı oluşturmak istediklerini belirtti.
Akdağ, “Uluslararası Sağlığın Geliştirilmesi ve İletişim Sempozyumu” öncesinde, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, bugün bir gazetede yayımlanan aile hekimleri tarafından herkese şişmanlık numarası verilmesi uygulamasının detaylarına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Akdağ, “Şişmanlık konusunda konuşurken, biraz dikkatli olmam lazım biliyorsunuz. Bir toplantıda değerli bir bilim adamımız aynı zamanda milletvekilimizle konuşurken, bir kelime sarf ettim, bu çok tartışıldı. Tabii ki insanımızı incitmeden, vatandaşa olumlu mesajlar vererek bu işi götürmemiz gerekiyor” dedi.
Türkiye’de yapılan araştırmaların, toplum olarak şişmanlığın ve kilo fazlalığının üst düzeyde olduğunu gösterdiğini belirten Akdağ, bunun farkında olması gereken birinci kişinin, bireyin kendisi olduğunu ifade etti.
Birey bunun farkında olmazsa, Sağlık Bakanlığının ya da bu işle ilgilenen diğer kişilerin, ne yapsa yeterli olmayacağını dile getiren Akdağ, şöyle dedi:
“Bireyin önce kendisinin kilolu, şişman, hareketsiz olduğunun farkında olması ve tedbir alması gerekiyor. Peki şişman ya da kilolu olduğumuz nasıl belirleniyor? Vücut kitle indeksi diye bir tarif var. Bunu söylerken kimseye aşina bir şey gibi gelmiyor. Dolayısıyla bunun yerine hangi ifadeyi kullanabiliriz, bunun çalışmasını yapıyoruz. Halkımıza hangi ifadeyi kullanırsak onlar bunu kolay anlar, iletişimciler Sağlık Bakanlığı adına bunu tespit edecekler. Daha sonra da bütün vatandaşlarımızın aile hekimliğine giderek, vücut kitle indekslerini öğrenmelerini sağlayacağız. Hareketli olma adına yürüme kampanyası, beslenme konusunda daha dikkatli olunması amacıyla kampanya başlatacağız. Bu uygulamayı bizzat aile hekimleri takip edecek. Aile hekimleri dosyalarına bunu kaydedecekler.”
Kendisinin şişmanlıktaki kiloyla ilgili değerinin 29 olduğunu bildiren Akdağ, “Bu rakam 30 olursa, ben obez oluyorum. 25′in altında olursa da normalim. 25-30 arasında kiloluyum. O halde ben şu anda obez olmaya aday bir kişiyim. Bunun tedbirini aldım, 3 kilo verdim, daha fazla kilo vermem lazım, daha az yemem lazım” dedi.
Bu uygulamayı aile hekimlerinin takip edeceğini ve onların aracılığıyla vatandaşlara adım ölçer dağıtacaklarını, bu önemli sağlık sorununun üstesinden, toplumla birlikte gelmeye çalışacaklarını kaydetti.
Toplumun üçte birinin normal kiloda, üçte birinin kilolu, üçte birinin de obez olduğunu ifade eden Akdağ, “Bu şişman ve obez kelimeleri yerine, hangi kelimeyi kullanacağız, ikisini birden mi kullanacağız, birini mi kullanacağız, başka bir ifade kullanırsak halkın algısı daha mı yüksek olur… Bu konu üzerinde de iletişimciler çalışıyor” diye konuştu.
Önce bir medya kampanyasıyla bu farkındalığı oluşturacaklarını, bu kampanyayı ciddi bir ülke programı halinde yürüteceklerini anlatan Akdağ, okul kantinleriyle ilgili bazı çalışmalar yaptıklarını, ancak daha ileri çalışmalar için önce bu farkındalığı oluşturmak istediklerini belirtti.
Bakanlıktan obeziteyle mücadele planı
Sağlık Bakanlığı, son yıllarda diğer ülkelerinin yanı sıra Türkiye’de de en
önemli sağlık sorunlarının başında gelen obeziteye karşı seferberlik başlattı.
Bakanlık tarafından hazırlanan “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat
Programı” obeziteyle mücadele için belediyelere gönderdi.
Sağlık Bakanlığı, “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında 1500 Belediye Başkanlığı’na Yerel Yönetimler Aktivite Planı gönderdi. Plana göre belediyeler, şehir içi alanları otomobillere göre değil, yayalara, engellilere, bisiklet kullananlara öncelik vererek tasarlayacak.
Asansör yerine merdiven
Özellikle ev hanımlarına yönelik egzersiz programlarının hazırlanmasını ve televizyon kanallarında yayımlanmasını sağlayacak olan belediyeler, kısa mesafelere araçla değil, yürüyerek gidilmesinin özendirilmesine yönelik aktiviteler yapacak.
Alışveriş merkezleri gibi toplu kullanım alanlarında egzersiz yapılan alanların oluşturulması için de çalışama yapacak olan belediyeler, parklarda egzersiz alanları, basketbol ve futbol sahası gibi alanlar oluşturacak.
Plan dahilinde merdiven kullanmayı engelleyecek herhangi bir sağlık problemi yoksa bireylerin asansör yerine merdiven kullanmasına yönelik aktiviteler yapılacak olan belediyeler, spor tesislerinden bireylerin gün içerisinde yararlanmaları için gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlayacak.
Okul kantinleri mercek altında
Okul kantin ve yemekhanelerindeki beslenme hizmetlerinin belirli aralıklarla yeterli ve dengeli beslenme ve besin güvenliği kriterlerine uygunluğu açısından denetimlerini de yapacak olan belediyeler, yerel yönetimlerce şehir merkezlerinde yeşil alanların artırılması ve şehir merkezinden uzak bölgelerde doğa yürüyüşleri etkinlikleri yapacak.
500′den fazla çalışanı olan işyerlerinde çalışan sayısına uygun kapasitede spor merkezi/tesisi kurma zorunluluğu getirilmesi ve bu tesislerde uzmanlarca egzersiz programlarının yürütülmesi öngören plana göre işyerlerinde sunulan toplu beslenme hizmetlerinin gıda güvenliği açısından denetlenmesi sağlanacak.
Ayrıca plana göre fiziksel aktivite yapmaya uygun olmayan ve kullanılamayan okul spor salonlarının ve bahçelerinin fiziki şartlarının düzeltilmesi ve uygun olanların sayılarının artırılması da hedefleniyor.
Sağlık Bakanlığı, “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında 1500 Belediye Başkanlığı’na Yerel Yönetimler Aktivite Planı gönderdi. Plana göre belediyeler, şehir içi alanları otomobillere göre değil, yayalara, engellilere, bisiklet kullananlara öncelik vererek tasarlayacak.
Asansör yerine merdiven
Özellikle ev hanımlarına yönelik egzersiz programlarının hazırlanmasını ve televizyon kanallarında yayımlanmasını sağlayacak olan belediyeler, kısa mesafelere araçla değil, yürüyerek gidilmesinin özendirilmesine yönelik aktiviteler yapacak.
Alışveriş merkezleri gibi toplu kullanım alanlarında egzersiz yapılan alanların oluşturulması için de çalışama yapacak olan belediyeler, parklarda egzersiz alanları, basketbol ve futbol sahası gibi alanlar oluşturacak.
Plan dahilinde merdiven kullanmayı engelleyecek herhangi bir sağlık problemi yoksa bireylerin asansör yerine merdiven kullanmasına yönelik aktiviteler yapılacak olan belediyeler, spor tesislerinden bireylerin gün içerisinde yararlanmaları için gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlayacak.
Okul kantinleri mercek altında
Okul kantin ve yemekhanelerindeki beslenme hizmetlerinin belirli aralıklarla yeterli ve dengeli beslenme ve besin güvenliği kriterlerine uygunluğu açısından denetimlerini de yapacak olan belediyeler, yerel yönetimlerce şehir merkezlerinde yeşil alanların artırılması ve şehir merkezinden uzak bölgelerde doğa yürüyüşleri etkinlikleri yapacak.
500′den fazla çalışanı olan işyerlerinde çalışan sayısına uygun kapasitede spor merkezi/tesisi kurma zorunluluğu getirilmesi ve bu tesislerde uzmanlarca egzersiz programlarının yürütülmesi öngören plana göre işyerlerinde sunulan toplu beslenme hizmetlerinin gıda güvenliği açısından denetlenmesi sağlanacak.
Ayrıca plana göre fiziksel aktivite yapmaya uygun olmayan ve kullanılamayan okul spor salonlarının ve bahçelerinin fiziki şartlarının düzeltilmesi ve uygun olanların sayılarının artırılması da hedefleniyor.
Obez çocuklar ailelerinden alınmalı mı?
Çağımızın hastalığı olan obezite, her geçen gün artmaktadır. Uzmanların
obeziteye engel olmak için yaptıkları araştırmalarda, ABD Boston Çocuk Hastanesi
Doktoru David Ludwig, obez çocukların ailelerinden alınması gerektiğini
söyleyerek yeni bir idda ortaya attı.
Ludwig, Amerikan Tıp Dergisine yaptığı açıklamada obez çocukların ailelerinden alınarak, devletin gözetimine alınması gerektiğini söyledi. Bu sözü ile ailerden oldukça büyük tepki alan Dr. David Ludwig, Amerika Birleşik Devletleri’ nde yirmi milyona yakın obez çocuk olduğunu ve son çare olarak çocukların yetiştirme yurduna alınması gerektiğini söyledi.
Ludwig, Amerikan Tıp Dergisine yaptığı açıklamada obez çocukların ailelerinden alınarak, devletin gözetimine alınması gerektiğini söyledi. Bu sözü ile ailerden oldukça büyük tepki alan Dr. David Ludwig, Amerika Birleşik Devletleri’ nde yirmi milyona yakın obez çocuk olduğunu ve son çare olarak çocukların yetiştirme yurduna alınması gerektiğini söyledi.
Obezite meme kanseri yapıyor!
Yapılan araştırmalarda obezitenin meme kanserini büyük oranda etkilediği
görüldü.
İngiltere’ de yapılan araştırmalarda her sekiz kadından birinin, büyüme hormonların abağlı nendenler ile meme kanserine yakalandığı bildiriliyor. Bildirilen diğer sonuçlarda ise, vücutta biriken fazla yağ cinsiyet hormonlarını arttırıyor olması. Menopoza giren bir çok bayan üzüerinde yapılan araştırmada, hormonlara bağlı meme kanseri görüldü. Sigara, alkol ve aşırı kilo nedeni ile hormon sayılarında artış görülen bayanların meme kanseri olma riskinin kullanmayan bayanlara göre 3 kat daha fazla olduğu belirtilirken, östrojen ve progesteron hormonlarınında normale göre daha yüksek olduğu bildirildi.
İngiltere’ de yapılan araştırmalarda her sekiz kadından birinin, büyüme hormonların abağlı nendenler ile meme kanserine yakalandığı bildiriliyor. Bildirilen diğer sonuçlarda ise, vücutta biriken fazla yağ cinsiyet hormonlarını arttırıyor olması. Menopoza giren bir çok bayan üzüerinde yapılan araştırmada, hormonlara bağlı meme kanseri görüldü. Sigara, alkol ve aşırı kilo nedeni ile hormon sayılarında artış görülen bayanların meme kanseri olma riskinin kullanmayan bayanlara göre 3 kat daha fazla olduğu belirtilirken, östrojen ve progesteron hormonlarınında normale göre daha yüksek olduğu bildirildi.
Okul kantinlerinde gazlı içecekler ve kızartmaya elveda!
Milli Eğitim Bakanlığı cephesinden gelen açıklamalara göre, Bakanlığa bağlı
örgün ve yaygın eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrenci, kursiyer ve
çalışanların güvenli, sağlıklı beslenme bilinci kazanmalarına katkı sağlamak,
olabilecek gıda zehirlenmeleri, bulaşıcı hastalıklar, yetersiz ve dengesiz
beslenmeye bağlı hastalıklar ile şişmanlığı önlemek amacıyla yayımlanan genelge
bugün İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderildi.
Yayınlanan genelgeye göre; Eğitim kurumlarının yatılı veya pansiyonlu yemek haneleri dahil olmak üzere okul kantinleri, çay ocakları, büfeleri vb. yerlerde çocukların dengesiz beslenmesine, şişmanlığa (obezite) neden olabileceğinden, doğal maden suları hariç tutulmak üzere besin değeri düşük olan gazlı içeceklerle kızartma ve cipslerin satışları artık gerçekleştirilemeyecek ve otomatik satış gerçekleştirilen makinelerde kaldırılacak.
Bunların yerine besin değeri yüksek olan üretim veya ithalat izni bulunan süt, ayran, yoğurt, meyve suyu, taze sıkılmış meyve suyu ve tane ile satışı yapılabilen meyve bulundurulacak.
Yayınlanan genelgeye göre; Eğitim kurumlarının yatılı veya pansiyonlu yemek haneleri dahil olmak üzere okul kantinleri, çay ocakları, büfeleri vb. yerlerde çocukların dengesiz beslenmesine, şişmanlığa (obezite) neden olabileceğinden, doğal maden suları hariç tutulmak üzere besin değeri düşük olan gazlı içeceklerle kızartma ve cipslerin satışları artık gerçekleştirilemeyecek ve otomatik satış gerçekleştirilen makinelerde kaldırılacak.
Bunların yerine besin değeri yüksek olan üretim veya ithalat izni bulunan süt, ayran, yoğurt, meyve suyu, taze sıkılmış meyve suyu ve tane ile satışı yapılabilen meyve bulundurulacak.
Obezite erken yaşta bunamaya neden oluyor!
İsviçre Stocholm Karolinska Enstitüsü’ nde sekiz bin beş yüz kişi üzerinde
yapılan araştırmada genç yaşta obez riski olan kişilerin ilerleyen zamanlarda
obeze yakalanma riskinin % 80′ lere varan oranlarda artış gösterdiğini
bildiriyor.
Obezite’ nin erken yaşta bunamaya neden olacağını belirten uzmanlar, önem alınması gerektiğini bildiriyor. Dengeli beslenme ve spor ile obeziteye engel olunabileceği vurgulanılırken, obezite riski olan kişilerin doktor kontrolü altında olmaları gerektiğini belirtiyor.
Obezite’ nin erken yaşta bunamaya neden olacağını belirten uzmanlar, önem alınması gerektiğini bildiriyor. Dengeli beslenme ve spor ile obeziteye engel olunabileceği vurgulanılırken, obezite riski olan kişilerin doktor kontrolü altında olmaları gerektiğini belirtiyor.
Çocukları obeziteden korumak için egzersiz yaptırmak şart!
Obezite’ nin artması nedeni ile uzmanlar, önlem alınması gerektiğini
belirtti. Obezite’ nin hızla yayılmaya başladığı ülkelerde, bilim adamları bir
yönerge bildirdi.
Beş yaş ve altı her bebeğin egzersiz gibi fiziksel faaliyet yapmaları gerektiğini bildirdi. Her gün yaklaşık üç saat yapılacak egzersiz ile obezitenin önüne geçilebileceği söyleniyor. Çocukların televizyon karşında geçirdikleri zamanın düşürülmesi ve bu zamnlarda egzersiz yapılması gerektiğini, bebeklerin ise bebek arabalarında fazla oturmaması gerektiği bildiriyor.
Bilim adamları yeni doğan bebeklerin yüz üstü yarılılarak hareket etmeisi sağlanarak, ebeveyinler eşliğinde yüzme faaliyetleri yapılması gerektiğini vurguluyor. İler ki dönemlerde yaşayacakları, kalp, obezite ve kanser hastalıklarını küçük yaşlarda yapacak olan egzersiz ile yenebilecekleri söyleniyor. Uzmanlar bu yöntemin başta obezite olmak üzere bir çok hastalığa engel olacağını vurguluyor.
Beş yaş ve altı her bebeğin egzersiz gibi fiziksel faaliyet yapmaları gerektiğini bildirdi. Her gün yaklaşık üç saat yapılacak egzersiz ile obezitenin önüne geçilebileceği söyleniyor. Çocukların televizyon karşında geçirdikleri zamanın düşürülmesi ve bu zamnlarda egzersiz yapılması gerektiğini, bebeklerin ise bebek arabalarında fazla oturmaması gerektiği bildiriyor.
Bilim adamları yeni doğan bebeklerin yüz üstü yarılılarak hareket etmeisi sağlanarak, ebeveyinler eşliğinde yüzme faaliyetleri yapılması gerektiğini vurguluyor. İler ki dönemlerde yaşayacakları, kalp, obezite ve kanser hastalıklarını küçük yaşlarda yapacak olan egzersiz ile yenebilecekleri söyleniyor. Uzmanlar bu yöntemin başta obezite olmak üzere bir çok hastalığa engel olacağını vurguluyor.
Obez kelimesi engelleniyor!
Çağımızın hastalıklarından olan obezite, özellikle çocukları tehdit ediyor.
Dünyada bir çok çocuk obezite hastası var. İngiltere’ de obez kelimesi
yasaklanmış. Çocukların psikolojisini bozduğu düşüncesi ile yasaklanan obez
kelimesi yerine sağlıksız kilo olarak adlandırılıcak. Çocukları olumsuz yönde
etkileyecek bu kelimeyi, uzmanlar uygulayacakları diyet planlarının adını da
değiştirecek. Uzmanların ikiye bölünmesine neden olan bu düşünce, bazı uzmanlar
tarafından hastalığın üstünü örtecek bir uygu olduğu yönünde. Şimdilik bu
teklifin değerlendirildiği belirtiliyor.
Altı ayda iki beden incelin !
Diyet yapan ve bir türlü zayıflayamayan kişiler için özel zayıflama iğnesi
gliştirildi. Danimarka’ da üretilen ve oldukça ses getiren bu iğne altı ayda iki
beden inceltiyor. Bir ilaç fabrikasıdan çıkan bu ürün diyabet hastaları için de
oldukça yararlı. İğnenin içinde bulunan Liraglutide maddesi, yağları yakarak,
daha kolay kilo vermeye ardımcı oluyor. İğne kan basıncı düşürerek kolesterolü
düzenliyor. Danimarka’ da ki araştırmaya katılan bir çok obezite hastasında
denen bu iğne oldukça olumlu sonuçlar verdi. Bilim adamları bu iğnelerin obezite
hastaığına umut olabilecğini belirtiyor.
Obezite patlamaya hazır bomba!
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, obez oranları hızla artıyor. Her
on erkeğin sekizinde, her on kadının yedisinde obez olma ihtimali beliriyor.
Uzmanlar, sürekli yemek yiyip hareket etmeden oturan kişilerin risk altında
olduğunu belirtiyor.
Yetişkin ve çocuklar arasında yapılan araştırma sonucunda obezin patlamaya hazır bir bomba olduğu belirtildi. Hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan obezite, her yaş grubu için oldukça tehlikeli. Obezite kalp hastalığı, felç ve diyabet gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, yiyeceklerin yanı sıra solunan havanında obeziteye neden olabileceğini belirtiyor. Özellikle gün boyunca televizyon karşısında atıştırılan yiyecekler obeziteye davetiye çıkartıyor. Uzmanlar, obezitenin ortadan kalkması için dengeli beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerin doğru alınması ve düzenli olarak spor yapılması gerektiğini belirtiyor.
Yetişkin ve çocuklar arasında yapılan araştırma sonucunda obezin patlamaya hazır bir bomba olduğu belirtildi. Hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan obezite, her yaş grubu için oldukça tehlikeli. Obezite kalp hastalığı, felç ve diyabet gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, yiyeceklerin yanı sıra solunan havanında obeziteye neden olabileceğini belirtiyor. Özellikle gün boyunca televizyon karşısında atıştırılan yiyecekler obeziteye davetiye çıkartıyor. Uzmanlar, obezitenin ortadan kalkması için dengeli beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerin doğru alınması ve düzenli olarak spor yapılması gerektiğini belirtiyor.
Obezite büyüyor!
Çağımızın hastalığı olan obezite her gün çığ gibi büyüyor. Yapılan
araştırmalara göre bir çok ülke de obezite oranının hızla arttığı bildiriliyor.
Araştırmalarda yetişkin nüfusun 33.8’inin obez olduğu ortaya çıktı. Obeziteye
bağlı olarak kalp, şeker ve tansiyon hastalıklarınında sıkça görüldüğü
belirtiliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen bir açıklamaya göre, sağlık
harcamalarının dörtte birini obeziteye yönelik çalışmlara karşı yaptığını
belirtti. Geçtiğimiz yıl bir çok ülkede obezite sayısının dört kat arttığı
belirtiliyor. Louisiana, Oklahoma, Kentucky ve Arkansas gibi eyaletlerin
yetişkin nüfusunun yüzde otuzunun obez olduğu belirtildi. Belirtilen son
açıklamaya göre 2030′da İngiltere’de 11 milyon obez olacağı belirtiliyor.
Japonya ve Çin’de her yirmi kişiden biri, Hollanda’da her on kişiden biri ve
İngiltere’de her dört kişiden birinin obez olduğu kayıtlara geçti.
Obezite büyüyor!
Bir çok ülkenin ortak sorunu olan aşırı şişmanlık, çığ gibi büyümeye devam
ediyor. Bilim adamları obezitenin insan hayatı için büyük sorun teşkil ettiğini
ve sigara kullanımının önüne geçtiği belirtiliyor.
Uzmanlar, sigara kullanımı için yapılan düzenlemelerin obezite içinde yapılması gerektiğini belirtiyor. Hükümetin öncülük etmesi ile gerçekleştirilecek bu eylem obezitenin önüne geçilebilmesi için öncü olacak. Dünya da obezite sayısının 1,5 milyona ulaştığını belirten uzmanlar bu sayısının çığ gibi büyüdüğünü belirtiyor. bu sayının beş yüz milyonunun çocuk olduğu belirtiliyor. Özellikle çocukların obeziteden korunması gerektiğini ve devletin bir önlem alınması gerktiğini belirtti.Tütün ürünlerinden önce sağlıksız gıdalrın önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor.
Uzmanlar, sigara kullanımı için yapılan düzenlemelerin obezite içinde yapılması gerektiğini belirtiyor. Hükümetin öncülük etmesi ile gerçekleştirilecek bu eylem obezitenin önüne geçilebilmesi için öncü olacak. Dünya da obezite sayısının 1,5 milyona ulaştığını belirten uzmanlar bu sayısının çığ gibi büyüdüğünü belirtiyor. bu sayının beş yüz milyonunun çocuk olduğu belirtiliyor. Özellikle çocukların obeziteden korunması gerektiğini ve devletin bir önlem alınması gerktiğini belirtti.Tütün ürünlerinden önce sağlıksız gıdalrın önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor.
Ailenizle yemek yiyin, kilo almayın!
Son günlerde insanlığın korkulu rüyası olan ve birçok insanın yaşamına bile
son verebilen aşırı kilo yani obez hastalığını önlemek için Amerika Birleşik
Devletleri’ndeki Illinois Üniversitesi’ne göre bu hastalıktan korunmak için en
az haftada 3 defa aile ile birlikte yemek yemeniz gerekiyor. Sıkça dışarıda
yemek tüketenlere göre %12 oranında bu hastalığa yakalanma riskiniz azalırken,
Hürriyet’in haberine göre, uzmanlar, “Aile yemeği ergenlerde düzgün yeme örneği
oluşturuyor. Aileler haftada 3-5 kez toplu yemek düzenlemeli” önerisinde
bulunuyor.
Obezlerin sayısı, yetersiz beslenenlerden çok!
Dünyada var olan obezlerinin sayısının yetersiz beslenenlerinden daha fazla
olduğu belirtilirken, geçen yıl dünyada 1.5 milyar kişinin obez olduğu buna
karşın ise 925 milyon kişinin ise yetersiz beslendiği belirtildi. Piyasalardaki
serbest etkileşimin dünya nüfusunun yüzde 15′inin aç, yüzde 20′sinin obez
olmasına neden olduğu bildirilirken, bununda aslında bir şeylerin yürümediği
anlamına geldiği bildirildi.
“Bugün aşırı beslenme açlıktan daha fazla can alıyor” diyen Chapagain, dünyada açlık sorununun gıda kıtlığına değil, gıda dağıtımındaki hatalara, düzensizliklere ve gıda fiyatlarının artmasına bağlı olduğunu vurguladı.
“Bugün aşırı beslenme açlıktan daha fazla can alıyor” diyen Chapagain, dünyada açlık sorununun gıda kıtlığına değil, gıda dağıtımındaki hatalara, düzensizliklere ve gıda fiyatlarının artmasına bağlı olduğunu vurguladı.
Çocuklarınızın obezite olmasının önüne geçin
Obezite çocukların sayısı gün geçtikte artış gösteriyor. Özellikle okul
kantinlerinde satılan yüksek kalorili yiyecekler bu hızı daha da arttırıyor.
Çocuk nufüsunun dörtte biri tehdit altında. Çocuklarda görülen bu obezitenin
önüne geçmenin zamanı geldi!
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Genel Sekreteri, İzmir Katip
Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Bumin Dündar son on
yılda ciddi derecede obez çocuk sayısının arttığı yönde dikkatleri çekiyor. Bu
sayıların içerisinde obez olmayan ama obez olma riski yüksek olan aşırı derecede
kilolu çocuklarda bulunuyor. Obezite olan birçok erişkinin obez olmadaki nedeni
de çocukluk dönemine dayanıyor. Bu sorunun gitgide büyümesi diyabet ve kalp
hastalıklarının çoğalacağını gösteriyor.
Obezite İle Mücadele
Mücadele için atılacak olan her adımın önemi büyük. Prof. Dr. Dündar, “Çocukluk çağı obezitesinde; genetik ve çevresel faktörlerle, beslenme yanlışlıkları en önemli nedenleri oluşturuyor. Kişide obeziteye yatkınlık oluşturan genetik faktörlere yapılacak fazla bir şey yok ama hareketsiz yaşam gibi çevresel faktörlerle ve beslenme ile ilgili yanlışlıklarla mücadele, çocuklarda obezitenin önlenmesinde son derece önemli” dedi.
Gazlı İçeceklere Yasak Konmalı
Prof. Dr. Dündar okul kantinlerinde gazlı içeceklerin satılmasının yasaklanması taraftarı. Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığının obeziteyi önlemek için bu önemli kararı alması gerektiğini dile getirdi. Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’de bu kararı destekleyenlar arasında.
Gazlı içeceklerin yanı sıra hazır meyve suları ve benzeri içeceklerin içinde de yüksek derecede şeker ve karbonhidrat bulunmaktadır. Birçok çocuk günlük kalori miktarını bu içeceklerden alıyor. Çikolata, bisküvi ve cipslerde yasaklanması gereken yiyecekler arasında.
Gazlı İçecekler Yerine Süt ve Ayran İçilmeli
Doğal gıdaların kantinlerde satılmasınıdaya uygun bulan Prof. Dr. Bümin Dündar süt ve ayran tüketiminden yana. Kemik gelişiminde önemli bir yer tutan süt ve glisemik indeksi düşük, kalorisi yüksek olmayan, içerdiği yararlı bakteriler ile bağışıklık sistemini düzene sokan ayran tercih edilmelidir. Hazır meyve suları yerine taze meyveden sıkılmış meyve suları, çikolata yerine süslü tatlılara yönelinebilir. Prof. Dr. Bümin Dündar’ın diğer önerileri ise şu yönde;
Alınması Gereken Önlemler
1. Ebeveynlerin bu farkındalığın bilincinde olması çok önemlidir. Yasaklar kabul edilmeli ve çocuklar buna göre diğer besinlere yöneltilmelidir.
2. Kahvaltı bir çocuk için en önemli öğündür. Çocuklar kahvaltı ettirilmeden okula gönderilmemeli. Öğün atlamamalarına dikkat edilmelidir.
3. Şişman çocuklar sağlıklıdır diye bir kaide yok. Fazla kiloların önüne geçilmezse ileride dönüşü olmayan hastalıklar ortaya çıkabilir. Şişmanlık tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
4. Okullarda diyetisyen kontrolünde hazırlanmış yemekler çıkartılmalıdır. Öğün saatlerinde çocuklar kantinden karnını doyurmak yerine daha sağlıklı yemekleri tüketmelidirler. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için bunun önemi çok büyük.
5. Çocuklar spora yöneltilmeli. Televizyon ve bilgisayar karşısında çok fazla vakit geçirmeleri önlenmelidir. Okullarda beden eğitimi ders saatleri arttırılmalıdır.
Obezite İle Mücadele
Mücadele için atılacak olan her adımın önemi büyük. Prof. Dr. Dündar, “Çocukluk çağı obezitesinde; genetik ve çevresel faktörlerle, beslenme yanlışlıkları en önemli nedenleri oluşturuyor. Kişide obeziteye yatkınlık oluşturan genetik faktörlere yapılacak fazla bir şey yok ama hareketsiz yaşam gibi çevresel faktörlerle ve beslenme ile ilgili yanlışlıklarla mücadele, çocuklarda obezitenin önlenmesinde son derece önemli” dedi.
Gazlı İçeceklere Yasak Konmalı
Prof. Dr. Dündar okul kantinlerinde gazlı içeceklerin satılmasının yasaklanması taraftarı. Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığının obeziteyi önlemek için bu önemli kararı alması gerektiğini dile getirdi. Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’de bu kararı destekleyenlar arasında.
Gazlı içeceklerin yanı sıra hazır meyve suları ve benzeri içeceklerin içinde de yüksek derecede şeker ve karbonhidrat bulunmaktadır. Birçok çocuk günlük kalori miktarını bu içeceklerden alıyor. Çikolata, bisküvi ve cipslerde yasaklanması gereken yiyecekler arasında.
Gazlı İçecekler Yerine Süt ve Ayran İçilmeli
Doğal gıdaların kantinlerde satılmasınıdaya uygun bulan Prof. Dr. Bümin Dündar süt ve ayran tüketiminden yana. Kemik gelişiminde önemli bir yer tutan süt ve glisemik indeksi düşük, kalorisi yüksek olmayan, içerdiği yararlı bakteriler ile bağışıklık sistemini düzene sokan ayran tercih edilmelidir. Hazır meyve suları yerine taze meyveden sıkılmış meyve suları, çikolata yerine süslü tatlılara yönelinebilir. Prof. Dr. Bümin Dündar’ın diğer önerileri ise şu yönde;
Alınması Gereken Önlemler
1. Ebeveynlerin bu farkındalığın bilincinde olması çok önemlidir. Yasaklar kabul edilmeli ve çocuklar buna göre diğer besinlere yöneltilmelidir.
2. Kahvaltı bir çocuk için en önemli öğündür. Çocuklar kahvaltı ettirilmeden okula gönderilmemeli. Öğün atlamamalarına dikkat edilmelidir.
3. Şişman çocuklar sağlıklıdır diye bir kaide yok. Fazla kiloların önüne geçilmezse ileride dönüşü olmayan hastalıklar ortaya çıkabilir. Şişmanlık tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
4. Okullarda diyetisyen kontrolünde hazırlanmış yemekler çıkartılmalıdır. Öğün saatlerinde çocuklar kantinden karnını doyurmak yerine daha sağlıklı yemekleri tüketmelidirler. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için bunun önemi çok büyük.
5. Çocuklar spora yöneltilmeli. Televizyon ve bilgisayar karşısında çok fazla vakit geçirmeleri önlenmelidir. Okullarda beden eğitimi ders saatleri arttırılmalıdır.
Obezite nedenleri nelerdir?
Obezite, vücutta yağ miktarının normalden çok fazla artış görmesidir. Sağlığı
bozacak şekilde artan vücut yağları estetik görünümü de olumsuz etkiler. Obezite
hastalarında enerji alımı, enerji tüketiminden çok daha fazladır. Aşırı
şişmanlık olan obezite yaşam şartlarının olumsuz etkilediği gibi önemli sağlık
problemlerinin çıkmasına da zemin hazırlar.

Fiziksel aktiviteler, beslenme alışkanlıkları, cinsiyet, yaş, genetik faktörler, doğum, evlilik, eğitim düzeyi, sigarayı bırakma, alkol kullanımı, psikolojik sorunlar ve hormon bozuklukları obeziteye neden olan risk faktörleridir.
Obezite birçok hastalığın meydana gelmesini tetiklemektedir. Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve şeker en çok sebep olduğu hastalık türleridir. Bunlarla birlikte solunum problemleri, eklem rahatsızlıkları, kolesterol seviyesinde yükselme, safra kesesi ve bazı kanser türleri obezite ile ortaya çıkar.
Obeziteden korunmak için küçük yaşlardan itibaren doğru ve düzenli beslenmek gerekir. Obezite hastalığına yakalanan kişilerin zayıflaması çok güçtür. Bu nedenle bu hastalığa yakalanmamak için beslenme alışkanlıkları düzene sokulmalı, egzersiz ve spor yapılmalı, zinde ve formda kalınmalıdır.
Obezite Nedenleri
Fiziksel aktiviteler, beslenme alışkanlıkları, cinsiyet, yaş, genetik faktörler, doğum, evlilik, eğitim düzeyi, sigarayı bırakma, alkol kullanımı, psikolojik sorunlar ve hormon bozuklukları obeziteye neden olan risk faktörleridir.
Obezite birçok hastalığın meydana gelmesini tetiklemektedir. Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve şeker en çok sebep olduğu hastalık türleridir. Bunlarla birlikte solunum problemleri, eklem rahatsızlıkları, kolesterol seviyesinde yükselme, safra kesesi ve bazı kanser türleri obezite ile ortaya çıkar.
Obeziteden korunmak için küçük yaşlardan itibaren doğru ve düzenli beslenmek gerekir. Obezite hastalığına yakalanan kişilerin zayıflaması çok güçtür. Bu nedenle bu hastalığa yakalanmamak için beslenme alışkanlıkları düzene sokulmalı, egzersiz ve spor yapılmalı, zinde ve formda kalınmalıdır.
Şişmanlığın nedenleri nelerdir?
Tüm dünyanın mühim sağlık problemleri arasında yer alan şişmanlığın önemli
nedenleri bulunduğu gibi, önemli sağlık sorunlarına da yol açtığı bilinmektedir.
Şişmanlığın en büyük nedeni ise, yemek saatinde tabağı aşırı derece
doldurmaktır. Büyük porsiyonların tüketilmesi şişmanlık sorununa yol açan
sorunların başında gelir.

Obeziteye kadar yol açan şişmanlık için Dünya Sağlık Örgütü Deaken Üniversitesi ile birlikte bir çalışma başlattı. Bu çalışmada şişmanlığın nedenleri araştırıldı ve nedenler arasında sanılanın aksine hareketsizliğin şişmanlığa yol açmadığı kanısına varıldı. Şişmanlık nedenleri arasında öncelikli olarak kişinin ihtiyacı olan kalori miktarının üstüne çıkılması öne sürüldü.
Aşır kilo alma nedenleri arasında yemeklerdeki büyük porsiyonların da etkisi bulunuyor. Tüketilen besin miktarının fazla olması kilo sorunu ile birebir örtüşüyor.
Obeziteye kadar yol açan şişmanlık için Dünya Sağlık Örgütü Deaken Üniversitesi ile birlikte bir çalışma başlattı. Bu çalışmada şişmanlığın nedenleri araştırıldı ve nedenler arasında sanılanın aksine hareketsizliğin şişmanlığa yol açmadığı kanısına varıldı. Şişmanlık nedenleri arasında öncelikli olarak kişinin ihtiyacı olan kalori miktarının üstüne çıkılması öne sürüldü.
Aşır kilo alma nedenleri arasında yemeklerdeki büyük porsiyonların da etkisi bulunuyor. Tüketilen besin miktarının fazla olması kilo sorunu ile birebir örtüşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder